Piyasaların gözünü ayırmadığı dolar, son üç yılda yatırımcıların gözdesi oldu. Dolar/TL yılbaşından bu yana yüzde 23, son üç yıl içerisinde de yüzde 61 değer kazanarak 2.88’lere tırmandı. Aynı sürede profesyoneller tarafından yönetilen yatırım fonlarının getirileri dolar kurundaki artışın çok altında kaldı. Yatırım fonlarına yönelenlerin ana beklentisi, kendi başlarına yapacakları bir yatırımda elde edecekleri getiriden daha fazlasını kazanabilmek. Bunu gözlemleyebilmenin yolu da belli periyodlarla alternatif yatırım araçlarının performanslarını kontrol etmekten geçiyor. Ancak bu kontrolü yapan fon yatırımcısının karşılaştığı durum ise pek de iç açıcı değil. Zira hem borçlanma araçları fonlarının hem de para piyasası fonlarının mevduata alternatif oluşturamadığı görülüyor.    Mevduat bile solladıAlternatif yatırım araçlarındaki performanslar takip edildiğinde fonların ortalama getirilerinin yılbaşından bu yana yüzde 7.79, son üç yılda da yüzde 23.27 olduğu görülüyor. Bir aylık mevduatta birikimlerini tutanların yine fonların üzerinde kazandığı gözlemekte. Aynı şekilde TL bazında KYD 1 Aylık Gösterge Mevduat Endeksi’nin yılbaşından bu yana getirisi yüzde 8.60 olurken son üç yıldaki performansı da yüzde 27.68 oldu. Gelişmeler gösteriyor ki, alternatif yatırım araçlarında getiriler çok yüksek olduğundan fonlar da bu enstrümanlara göre kazandırmakta oldukça zorlanıyor. Faizlerin yüzde 10.81 olduğu bir ortamda fonun getirisinin net yüzde 10.81’nin üzerine çıkması gerekiyor ki birikimini yönlendirenler açısından fon almak bir avantaj ifade etsin. Ancak bu getiriyi sağlayabilmek hiç de kolay değil. Çünkü fonlar profesyoneller tarafından yönetildiği için bir de bu getiriye ulaşabilmek için yönetim giderine katlanmak gerekiyor. Bu da ilave bir gider anlamına geldiği gibi kazancın da daha fazla artmasını gerektiren bir unsur. Neticede gider kalemleri de maliyetlere ilave edildiğinde likit fonlara yatırım yapacak kişiler açısından birikimini mevduatta değerlendirmesi çok kere daha anlamlı olabiliyor. Tüm bunlara rağmen 37 milyar TL’lik fon büyüklüğünün yüzde 81’ini borçlanma araçları fonları ve para piyasası fonları oluşturduğunu da görmek gerekiyor. Diğer fonların portföy büyüklüğü ise ancak toplamın yüzde 18.24’ünü oluşturmakta. Portföy büyüklüğü içerisinde hisse senetlerinin payı ise yüzde 5’i aşmıyor.Kur veri odaklıGeçtiğimiz hafta FED Başkanı Yellen, faizle ilgili verecekleri kararlarla fiyat artışları arasındaki bağlantıya dikkat çekerken faiz artış hızının fiyat artışına bağlı olduğunu, söyledi. Yellen aynı değerlendirmesinde ekonomideki gidişata güvendiklerini, sıfır faizi sonlandırmak için çok fazla beklemeyeceklerini, ifade etti. Gerekçe ise ileride hızlı bir sıkılaştırmaya zorlayabilecek olması. Böylesi bir durumda finans piyasaları ve devam eden ekonomik genişleme bozulabilir. Şüphesiz bu ifadeler faiz artışındaki kararlılığın da göstergesi olarak okunabilir. Zaten piyasadaki beklenti de benzer yönde olup ekonomistlerin ağırlıklı kısmı faizde artış bekliyor. Yellen sonrası gelinen aşamada tartışma FED’in 16 Aralık’ta faiz artırıp artırmayacağından ziyade faiz artış hızının boyutu ile ilgili. Genel beklenti faiz artışının 10 ile 15 puan arası olması ve sonrasında da FED’in belli bir süre bekleyeceği yönünde. Tartışmalar bu yöndeyken cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin üzerinde gelmesi gerçekleştirilecek faiz artırımı oranının da daha yüksek olabileceği ihtimalini güçlendirdi. Bu da ABD hazine tahvillerinin düşmesine ve doların güçlenmesine neden oldu. Dolar kurundaki harekete bakıldığında 2.7 - 3.0 aralığındaki bir bantta dalgalandığı görülüyor. Kısa vadede dirençler 2.89 - 2.91 - 2.93 seviyelerinde bulunuyor. Düşüşlerde ise 2.87 ve 2.85 destekleri izlenebilir. Hareket şimdilik bir bant içerisinde bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Ancak FED’in faiz artış oranı ve hızı, beklenenin üzerinde gerçekleşmesi halinde kurun daha da üst seviyelere çıkması da gündeme gelebileceğini göz ardı etmemeli. Tüm bunlardan ayrı olarak Borsada işlem gören hisselerin ortalama fiyat kazanç oranı diğer ülke borsalarının ortalamasının alında bulunuyor. Bu anlamıyla Borsa İstanbul daha ucuz seviyelerde kalmakta. Bu da yükselme ihtimalini güçlendiriyor. Diğer taraftan İstanbul Borsası’nın iki yıl üst üste hiç düşmediği göz önüne alındığında 2015 yılında düşen endekste gerçekleştirilen alımların, 2016 yılında kâra dönüşmesi ihtimalini güçlendiriyor.Moody’s teyit ettiUluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviye olan “Baa3”teki ülke kredi notunu teyit etti, not görünümünü “negatif” olarak tutmaya devam etti. Moody’s’ten yapılan açıklamada, Türkiye’nin kredi notunun değiştirilmeyerek “Baa3” seviyesinde tutulmasının, ülkenin ekonomik direncini ve uzun süren seçim dönemi boyunca sürdürülen güçlü mali göstergelerini yansıttığı, değerlendirmesine neden oldu. Moody’s, özellikle hükümetin düşük borç rasyosunun, son 10 yıl boyunca geriledikten sonra, büyük ölçüde istikrarlı olduğunu ve borç yapısının, Türk lirasındaki zayıflık ve yaklaşmakta olan küresel faiz artırımlarına rağmen göreceli olarak olumlu olduğunu kaydetti.Piyasalarda istikrar sağlanır mı?